Hemşirelik mesleği; sağlık hizmetlerinde bakımın karşılanma derecesi olarak tanımlanmaktadır.

Hemşirenin en önemli sorumluluğu hastaya kişisel, teknik, bilimsel ve gereksinimi doğrultusunda bakım vermektir. Profesyonel hemşire; yeni araştırma bulgularının ışığında bakım verdiği bireyin gereksinimlerini saptayan, gereksinimleri doğrultusunda bakım planı geliştiren ve kendi sunduğu bakımın sorumluluğunu üstlenen özerk bir uygulayıcı konumundadır. Bu özerkliğin yanı sıra sağlık insan gücünün belkemiğini ve en büyük grubunu hemşireler oluşturmaktadır. Yetersiz hemşire istihdamının hasta bakım kalitesini düşürmesinin yanı sıra tüm dünya ülkelerinde hemşire sıkıntısının yol açtığı çok sayıda kanıt bulunmaktadır. Bu durumun gelecekte çok daha kötüye gideceği ve 2023 yılında var olan yetersizliğin %20 oranında artabileceği öngörülmektedir. Bu nedenle hemşire işgücünün doğru belirlenmesi ve istihdamı güncel ve önemli bir konu olmaktadır. 

Hemşire sayısı ile bakım kalitesi arasındaki ilişkinin araştırıldığı çalışmalarda, hemşire istihdamının hasta güvenliğiyle hastalık ve ölüm oranları üzerindeki etkisi ortaya konmuştur (ICN, 2006). Kanada Hemşireler Birliği Federasyonu tarafından hazırlanan bir raporda, yetersiz hemşire istihdamı ile yatak yaraları, ameliyat yarası enfeksiyonları, ilaç kullanım hataları, düşmeler, hastanın hayata döndürülememesi ve yeniden hastaneye yatırılması gibi hasta açısından bir dizi olumsuz sonuçların ortaya çıkması arasında bağlantı olduğunu gösteren güçlü deneysel kanıtların olduğu belirtilmiştir (ICN, 2006). Bir başka araştırmada, hemşire istihdamında azalmanın hasta memnuniyetinde de azalmaya yol açtığı saptanmıştır. Konuya ilişkin yapılan diğer çalışmalarda da hemşire memnuniyetsizliği ile hemşire sayısının yetersizliği arasında pozitif ilişki saptanmıştır. Ayrıca hemşire insan gücü eksikliğinin, hemşirelerde bilgi güncellemesi yapılamaması, motivasyon eksikliği, yoğun stres, yorgunluk ve tükenmişliğe yol açtığı belirtilmiştir.

Literatürde hastane verimliliğini düşüren bir diğer neden, hemşire insan gücünün dengesiz dağıtımı ve yanlış kullanımı olarak belirtilmektedir. Yapılan çalışmalarda, hemşirelerin doğrudan hasta bakımından çok ilaç-malzeme sağlama, telefona yanıt verme; önerilen reçeteleri yazma, birim giriş-çıkışlarını kontrol etme gibi dolaylı bakım uygulamalarına daha çok zaman ayırdıkları; çalışma sürelerinin en az yarısını dolaylı bakım uygulamaları ile geçirdikleri saptanmıştır. Bu durum hem hasta bakım kalitesini hem de hemşirelerin fiziksel ve psikolojik sağlığını etkilemektedir. Kabul edilemez çalışma koşulları nedeniyle hemşireler, erken yaşta emekli olmakta ya da başka mesleklere yönelmektedir. Öte yandan Lankshear, Sheldon ve Maynard’ın (2005), 22 araştırma bulgusunu değerlendirdikleri çalışma sonucunda, yeterli hemşire istihdamı ve hemşire görev dağılımının iyi planlanmasının hasta çıktılarında olumlu gelişme sağladığı belirlenmiştir. Profesyonel hemşireler tarafından verilen bakımın, ölüm oranlarını düşürdüğü, üriner infeksiyon, üst gastro-intestinal sistem kanaması, hastane kaynaklı pnömoniler, şok, kardiyak arrest gibi diğer istenmeyen olayları azalttığı bildirilmiştir.

Hastanelerdeki hemşire sayısı ile hastaların yatış süresi arasında ters orantılı ilişki bulunmaktadır. Kliniklerdeki hemşire sayısı yeterli olduğunda hastaların hastanede kalma süreleri kısalmaktadır (Oulton, 2006). Ayrıca hemşire istihdam düzeyleri, gereken hasta bakım düzeyi için yeterli ise malpraktis oranlarında azalma olduğu da gözlenmektedir (ICN, 2006). Kliniklerde uygun sayıda hemşire istihdam edilmesinin bir diğer katkısı ise hemşirelerin kendi profesyonel görevlerini yerine getirmeleri ve bütüncül bakım hizmeti sunmaları ile hastanelere çok yönlü katkı (ekonomik, sosyal vb.) sağlamalarıdır (Cheraghi ve ark., 2008; Rafii ve ark., 2008; Hurst, 2009). Uluslararası Hemşireler Konseyinin 2006 yılında yayımladığı “Sağlıklı İstihdam Hayat Kurtarır” raporunda, hemşire açığının kapatılması ile ilgili geliştirilen politikalar arasında personel dağılımı ve iş bölümünün etkin şekilde belirlenmesinin önemli olduğu vurgulanmıştır (ICN, 2006; Cronin ve ark., 2007). Dünyada ortalama 100.000 nüfusa 290 ebe/hemşire düşmektedir. Dünya Sağlık Örgütü 2013 verilerine göre bu oran Avrupa’da 842, üst gelir grubu ülkelerde 724, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde 689, orta üst gelir grubu ülkelerde 354 ve ülkemizde 197’dir. Aralık 2013 verilerine göre ülkemizde 149.012 hemşire aktif olarak görev yapmaktadır. Bu verilere göre ülkemiz Dünya Sağlık Örgütü Avrupa bölgesindeki tüm ülkelerin en sonuncusu konumundadır. Türkiye’nin AB ülkeleri standartlarını yakalayabilmesi için 250 bin, üst gelir grubu ülkeleri yakalayabilmesi için ise 360 bin yeni hemşireye gereksinimi bulunmaktadır (OECD, 2012; OECD 2014; Sağlık Bakanlığı, 2014). Ülkemizde son yıllarda uygulanan sağlıkta dönüşüm politikalarının tedavi edici sağlık hizmetlerini ön plana alması nedeniyle, ülkemizdeki hemşirelerin %83,7’si hastanelerde istihdam edilmektedir (Sağlık İstatistikleri Yıllığı, 2012). Gelişmekte olan ülkelerde sağlık harcamalarının %60-70 gibi büyük bir oranı hastanelere yapılmaktadır (Bahadori ve ark., 2011). Hastanelerdeki hemşire insan gücü maliyetinin de %55-60 dolayında olduğu tahmin edilmektedir (Bahadori ve ark., 2012). Sağlık Bakanlığı 2012 yılı verilerine göre yataklı tedavi kurumlarına (Sağlık Bakanlığı, üniversite, özel) kişi başı başvuru oranı 4,7 iken, hastanelerin doluluk oranı %52 ile %77 oranında değişmektedir (Sağlık İstatistikleri Yıllığı, 2012). Bu veriler, hastanelerin sunduğu tedavi edici hizmetlerin maliyetinin yüksekliği de dikkate alındığında, insan kaynakları kullanımının daha etkin hâle getirilmesi gerekliliğini göstermektedir. Bu derlemede, yataklı tedavi kurumlarında çalışan hemşirelerin doğru istihdam edilmesinin önemi ve hemşire insan gücünü planlama yöntemleri üzerinde durularak, özellikle yöneticilerin konuya dikkatlerini çekmek amaçlanmıştır.

Hemşirelik, tüm ortamlarda her yaştan bireyin, ailenin, grubun ve toplumun sağlığını ve esenliğini korumaya, geliştirmeye ve hastalık halinde iyileştirmeye yönelik bakımı kapsar. 

Ülkemizde sağlık hizmeti sunan ekibin içinde yaklaşık 170 bin kişi ile en büyük çoğunluğu hemşireler oluşturmaktadır. Hemşirelik mesleğini icra etmek üzere 132 Hemşirelik Fakülte/Bölümünde, 934 öğretim elamanı ile hemşire yetiştirilmekte ve bu okullarda halen 66.944 hemşirelik öğrencisi öğrenim görmektedir. Ayrıca 100 bine yakın meslektaşımız da eğitimini aldığı mesleğini icra edebilmek için atama beklemektedir. Hemşirelik, Hemşirelik Kanunu ve buna bağlı çıkarılan Hemşirelik Yönetmeliği ile düzenlenen ve mesleğin tanımı, meslek mensuplarının görev, yetki ve sorumlulukları bu mevzuat ile güvence altına alınan bir meslektir. Yaklaşık 100 bin hemşire atama beklerken, hemşirelik diplomasına sahip olmayan diğer sağlık çalışanlarının (Ameliyathane Teknikerleri, Diyaliz Teknikerleri, Acil Tıp Teknikerleri vb.), hemşire açığının olduğu iddia edilerek ve bu meslek gruplarında istihdam sorunu yaşanması gerekçeleri ile hemşirelik mesleğini icra etmelerine yönelik girişimlerde ve taleplerde bulunulmaktadır. Bu girişim ve taleplerin karşılık bulması ve hemşirelik eğitimi almamış kişilere bu mesleği sunma olanağı verilmesi, nitelikli sağlık hizmeti sunumunu olumsuz etkileyecek, hemşirelik mesleği, birey ve toplum sağlığı yönünden telafisi olanaksız zararlar doğabilecektir. Nitekim geçmiş birtakım örneklerde, yetkisiz kişilerin hemşire olarak istihdamının sağlık hizmetlerinin sunumunda karışıklığa yol açma, halkın hemşireler tarafından verilmesi gereken nitelikli bakımı almasına engel olma ve hasta güvenliğini riske atma gibi ciddi sonuçlar doğurduğu tecrübe edilmiştir. 

Hemşirelik eğitimi almadığı halde, hemşireler yerine istihdamına olanak sağlanan diğer sağlık çalışanlarının, farklı ülkelerdeki eğitim ve görevleri incelendiğinde; bu çalışanların, lise eğitimi sonrası 1-2 yıl arasında farklı sürelerle eğitim aldıkları; görevlerini hemşire ve hekimle işbirliği halinde gerçekleştirdikleri; yasal düzenlemelerle görev, yetki ve sorumluluklarının ve çalışma alanlarının kesin sınırlarının belirlendiği (örneğin; acil tıp teknisyeni/teknikerin hava ve kara ambulanslarında çalışması), özetle hemşire ya da diğer sağlık çalışanlarının görevlerini değil, kendi işlerini yaptıkları görülmektedir. 

Hemşirelik eğitimi, Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Hemşireler Konseyi görüşleri göz önünde bulundurularak ve Avrupa Birliği Hemşirelikle ilgili 2005/36 sayılı Sektör Direktifi esas alınarak hazırlanan mevzuatta açık bir biçimde tarif edilmiştir. Bu 4 yıllık lisans eğitiminden geçen hemşireler temel tıp bilimleri ve mesleki dersleri alarak, anne karnındaki fetüsten yaşlı bireye, akut sorunlardan kronik hastalıklara kadar, her ortamda koruyucu, tedavi edici ve rehabilite edici bakım hizmetlerini, bütüncül bakış açısı ile yürütmektedirler. 

Özel dal hemşireliği (diyaliz, acil, ameliyathane, yoğun bakım, evde bakım hemşireliği vb.) ise hem ülkemizde hem de dünya genelinde, temel lisans eğitimi üzerine gerçekleştirilen eğitim sonrası hak edilen sertifika ile belgelendirilmiş özel alanlardır. Pek çok sağlık çalışanı eğitimi sırasında, hasta bireyin bakımına ilişkin temel bazı kavramları öğrenmektedir. Ancak bu durum, sağlık teknikerlerinin, hemşirenin ve özel dal hemşiresinin görevini “yapabilir yetkinlikte” olduğunu göstermemektedir. Sağlık çalışanlarının diğer sağlık mesleklerinin görev alanlarına giren ve yetkin olmadıkları alanlarda görevlendirilmeleri, toplum sağlığını riske atacaktır. 

Ayrıca bu sağlık mensuplarının, çalışma alanları olmadığı halde yoğun bakım üniteleri, acil servisler ve okullar gibi özellikli alanlarda çalıştırılma taleplerinin yerine getirilmesi, bakım görevinin hemşirelik dışı sağlık çalışanlarına verilmesine ve istihdam sorunu yaşayan meslektaşlarımızın kendi mesleklerini icra edememesine neden olacaktır. Tüm bunlar, hem vatandaşlarımızın kaliteli ve güvenli sağlık hizmeti almasını engelleyecek, hem de atama bekleyen ve mezun olacak hemşire adaylarının istihdam sorunu yaşamasına ve haklarının ihlal edilmesine neden olacaktır. Sonuç olarak, 

1. Tüm dünyada olduğu ve olması gerektiği gibi hemşirelik mesleğinin hemşireler tarafından icra edilmeli, 

2. Diğer sağlık çalışanlarının, hemşirelerin görev yetki ve sorumluluk alanlarına girmemeli, 

3. Bir sağlık meslek grubunun istihdamında, mezun sayısının değil mesleğin uluslararası kabul gören gerçek görev tanımları referans alınmalı.

 

2020 yılında yüz bin kişiye düşen hemşire sayısının 342 olduğunu ancak OECD ülkelerinde yüz bin kişiye düşen hemşire ve ebe sayısı 938’dir. Salgınla beraber hemşireler, 12 ya da 24 saat kesintisiz çalışarak uzun mesai saatleri hizmet verirken yeterli düzeyde dinlendirilmemektedir. 8 saatten fazla çalışmanın önlenmesi için yeter sayıda hemşire istihdamı sağlanmalı, sağlıklı beslenmeleri için gerekli öğünler düzenlenmeli, dinlenebilmeleri için gerekli önlemler alınmalıdır. Salgın süresince tükenmişlik ve stresin milyonlarca hemşirenin mesleği bırakmayı düşünmesine yol açtığını kaydeden Uluslararası Hemşireler Konseyi, mevcut personeli devam etmeye teşvik etmek için daha iyi ücret çağrısında bulunmuştur. 

 

Hemşirelerin her mecrada sıkça dile getirdikleri talepleri ise;

  • Sağlık hizmetleri sektöründe nitelikli hizmet verebilmek için yeterli sayı ve nitelikte hemşire istihdam edilmesi son derece önemlidir. Bir an önce yeterli sayıda kadrolu ve güvenceli olarak hemşire istihdam edilmelidir.
  • Hiçbir plan program yapılmadan çok sayıda hemşirelik okulu açılmasına son verilmeli ve hemşirelik eğitiminin iyileştirilmesi sağlanmalıdır. Binlerce hemşire atama beklerken, ülkemiz hemşire sayısında halen OECD ülkeleri arasında son sıralarda yer almaktadır.
  • Yoğun iş yükünün ve uzun çalışma saatlerinin tükenmişliği artırdığı bilinmektedir. Hemşirelerin ağır ve kötü çalışma koşulları düzeltilmelidir.
  • Yetersiz dinlenme alanları uygun şekilde düzenlenmelidir.
  • 7/24 hizmet veren kreşler yaygınlaştırılmalıdır.
  • Servis hizmeti 24 saat esasına göre sağlanmalıdır.
  • Tüm ek ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır.
  • Yoksulluk sınırının üzerinde insan onuruna yaraşır ücret ve emeklilik koşulları sağlanmalıdır.
  • Sağlıkta şiddete en çok maruz kalan meslek gruplarından biri de hemşirelerdir. Hemşireler için güvenli çalışma koşulları sağlanmalıdır. Sağlık emekçilerine şiddete son verecek düzenlemeler hayata geçirilmelidir.

 

Uzman Hemşire Ebru Şahin

whatsapp icon